Araç çubuğuna atla

Boks Tarihi

Boks araştırmalara göre 5000 yıl öncesine dayanıyor. Irak’daki Sümer kabartmalarında insanların çıplak elle boks yaptığı görülüyor. 3000 yıl önce ise Mezopotamya’da Asur, Babil ve Hitit’lerde benzer tasvirler dikkat çekmekte. Hatta Mısır’da Thebes kalıntılarında (M.Ö. 1350) bir kabartmada hem boksörleri hem seyircileri görmek mümkün. Boks eldivenleri ile ilgili kalıntılara ise M.Ö. 1500-1400 yılları arasında Girit Minos uygarlığında rastlıyoruz. M.Ö. 688 de boksörler ellerine deri kayış takarlardı ve iki taraftan biri pes etmeden müsabaka sona ermezdi. O dönemde siklet ayrımı olmadığı için genel anlamda bugün ki ağır siklete denk gelen boksörler maç yaptığı anlamına geliyor. Eski tasvirlere baktığımızda boks duruşunun bugün ki modern duruşlara çok yakın olduğunu görebiliriz. Sol kol ve sol bacak önde olacak şekilde sağ kol ve bacak arkada duruyor. Tasvirlerde ayrıca sadece başın hedeflendiği görülmekte, vücuda vuruşları eski çizimlerde pek göremiyoruz.

Boks sporu Antik Roma döneminde de popüler olarak kullanıldı. Çünkü seyircileri cezbeden bir spordu. Romalılar ilk başlarda ellerinde deri kayış kullandılar fakat zamanla daha sert deri kayışlar kullanıp eldivenlerinin üzerine demir plakalar ve sivri cisimler koymaya başladılar. O dönemdeki bu ölümcül eldivenin adı cestus’du. Dövüşler Roma amfitiyatrolarında yapılıyordu. Roma da genellikle seyircileri memnun etmek için dövüşler ölümüne yapılırdı.

Silahlı savaşların gelişmesiyle zaman içinde boksa ilgi azaldı ve unutuldu. 18. yüzyılın başlarında İngilterede çılak elle boks karşılaşmaları ödül savaşı (prizefighting) olarak tekrar ortaya çıkmıştır. Bilindiği kadarıyla dünyada ilk boks şampiyonaları Londra Protestan Mercury’de 1681 yılında yapılmıştır. Çıplak elle yapılan bu sporun ilk şampiyonu 1719 yılında James Figg olmuştur. Ayrıca “boks” kelimesinin ilk kullanıldığı zamanlar olarak bilinmektedir. Boksun o dönemlerde yazılı kuralları, siklet farkı ve hakemi bulunmuyordu. Boks üzerine ilk makale 1713 yılında Nottingham’da Nottinghamshire’lı Sir Thomas Parkyns tarafından yayınlandı. İlk boks kurallarının adı “Broughton” kurallarıydı. Bu kurallar ilk olarak ağır siklet şampiyonu Jack Broughton tarafından boks müsabakalarında bazen dövüşlerin ölümle sonuçlanmasından dolayı bu durumun önlenmesi adına 1743 yılında çıkarılmıştır. Bu kurala göre boksör rakip yere düştükten sonra 30 saniye içinde kalkamazsa maç sona eriyordu. Yere düşen boksöre yumruk atılması ve belden aşağı sarılmak da yasaktı. Brougton ayrıca gösteri maçları ve antrenmanlarda kullanılan fulardan yapılma bir eldiveni icat etmişti.

İlk boks gazetesi 18. yüzyılın sonlarında, İngiltere’nin Birmingham şehrinde boksör William Futrell tarafından yayımlandı. Futrell 9 Haziran 1788 yılında Londra’nın güneyinde bulunan Croydon bölgesindeki Smitham Bottom meydanında kendisinden yaşça küçük olan ‘centilmen’ lakaplı John Jackson ile yaptığı 1 saat 17 dakika süren maça kadar yenilgisizliğini korudu. John Jackson bu maçı yaptığında sadece 19 yaşındaydı. Bu maçı izleyenler arasında Galler Prensi de bulunuyordu.

1814 yılında boks maçlarını kontrol etmek amacıyla, “London Prize Ring” adında boks kulübü kuruldu. Bu tarihte ilk boks kulübüydü ve kuralları Amerika tarafından kabul edildi. 1838 yılında Londra Prize Ring kuralları yazıldı ve bu kurallar 1853 yılında tekrar revize edilerek kabul edildi. Bu kurallara göre; Dövüşler 7.3 metrekarelik etrafı halatlarla çevrili ringde yapılacaktı. Bir boksör eğer yere düşerse ve 30 saniye içerisinde tekrar kalkarsa maça devam etmesine izin verilecekti. Isırmak, kafa atmak, belden aşağı vurmak yasaktı ve faul olarak işlem görecekti. Bu kurallar ilk defa İngiltere Şampiyonasında James Deaf & Williams Bendigo maçında kullanıldı.

19. yüzyılda boks sporunun meşruluğu tartışılıyordu. Dolayısıyla İngiltere’de kanunen yasaklandı. Amerika’da ise boks yapılan yerler polis tarafından sıkça basıldı. Çünkü genelde bu maçlar kumar oynanan alanlarda yapılıyor ve boksörler üzerinden bahis oynanıyordu. Ödül ve bahis için yapılan dövüşlerde isyan, ayaklanma ve kavgalar sıkça görülen bir durumdu.

1867 yılında Marquess of Queensberry kuralları, ilk defa John Chambers tarafından Londra’nın Lillie Bridge bölgesinde yapılan hafif, orta ve ağır siklet amatör boks şampiyonası için taslak haline getirildi. Bu kurallar Marquess of Queensberr’nin patronluğu altında yayımlandı ve daima bu isimle birlikte anıldı.

Toplam 12 kural vardı. Maçlar 24 metrekarelik bir alanda olacak şekilde, raundlar 3 dakika ile sınırlandırılmış ve her raund arasında 1 dakikalık dinlenme molası konulmuştu. Eğer boksörler yere düşerse tekrar maça başlaması için 10 saniye sayılıyor ve belden sarılmalar yasaklanıyordu.

Kuralara göre olan eldivenlerin tanıtılmasıyla boks sporu oldukça değişti. Şişmiş boks eldivenleri aynı zamanda gelen yumrukları da karşılayabiliyordu. Bununla birlikte boks daha stratejik bir hale gelmiş oldu.

Queensberry kuralları ile ilk dünya ağır siklet boks şampiyonu 1892 yılında New Orleans, Pelican Athletic Club’da John L. Sullivan’ı yenen ‘gentilmen Jim’ lakaplı Corbett’tir.

20. yüzyılın başlarında boksörler meşruluklarını kazanmak için bir hayli zorlanmışlar, Tex Rickard gibi nüfüzu olan sponsorlar tarafından desteklenmişler, L. Sullivan’dan Jack Dempsey’a kadar efsane şampiyonlarla bu spor dalının popülaritesi bir hayli artmıştır. Bu devirden kısa bir sonra boksun kurallarının düzenlenmesi ve evrensel olarak tanınmış şampiyon boksörlerin resmileştirilmesi için boks komisyonları ve diğer boks organları kurulmuştur.

20. yüzyılın ortalarından itibaren hızlı bir şekilde gelişen teknoloji boks’un dünya genelinde takip edilmesine ve yaygınlaşmasına sebep oldu. Milyonlarca insan radyo ve televizyon başından maçları takip etme imkânına kavuştular. 1975 yılında 20 yüzyılın en büyük boksörü olarak kabul edilen Muhammed Ali ve Joe Frazier arasındaki müsabaka gece yarısı olmasına rağmen milyonlarca insan tarafından izlenilerek rekor kırmıştı. 1990’lı yıllardan itibaren internetin de devreye girmesiyle boks sporu hakkında bilgiye ulaşmak daha da kolaylaştı. Günümüzde boks sporu amatör ve profesyonel olarak iki ayrı formda ve bir çok siklette federasyonlar yönetiminde küresel olarak devam etmektedir.